-
1 davul sesi
n. drum, drumbeat, rub-a-dub, roll* * *tum -
2 davul sesi çıkaran balık
drumfish -
3 davul
бараба́н (м)* * *даву́л, большо́й бараба́нdavul dövmek — бить в бараба́н
davul sesi — бараба́нный бой
••davulu biz çaldık, parsayı başkası topladı — посл. би́ли в бараба́н мы, а сбор доста́лся други́м
davul boynunda, tokmak bir başkanın elinde — погов. он всего́ лишь игру́шка в рука́х друго́го
- davul çalsan işitmezdavulun sesi uzaktan hoş gelir — погов. сла́вны бу́бны за гора́ми
- davul gibi -
4 davul
"1. drum. 2. slang behind, rump. - çalmak 1. to beat a drum. 2. colloq. to tell everybody, tell the world. -u biz çaldık, parsayı başkası topladı. colloq. We did the job and took all the trouble; others benefited from it. - çalsan işitmez. colloq. 1. He is stone deaf. 2. He sleeps like a log. 3. He is too engrossed in his work to hear you. -a dönmek to swell up. - dövmek to beat a drum. - gibi tightly swollen. - onun boynunda, tokmak başkasının elinde. colloq. He is only a puppet; someone else pulls the strings. -un sesi uzaktan hoş gelir. proverb Distance lends enchantment to things. - tozu, minare gölgesi colloq. imaginings, impossible things. - zurna ile (celebrating an occasion) with a lot of hoopla." -
5 ses
го́лос (м) звук (м)* * *1) го́лосses çıkarmamak / etmemek — молча́ть, не возража́ть
ses çıkmamak — не дава́ть знать о себе́, не сообща́ть о себе́
ses etmek — а) крича́ть, звать; б) шуме́ть
ses kesilmek — умо́лкнуть
sesini kesmek — замолча́ть
ses yükseltmek — повыша́ть го́лос
aklın sesi — го́лос ра́зума
kamuoyunun sesi — го́лос обще́ственности
2) звукsesini açmak — усилить звук (в радиоприёмнике и т. п.)
ses çıkarmak — а) подавать голос; б) издавать звук
См. также в других словарях:
davul — is., müz., Ar. ṭabl Büyük ve enlice bir kasnağın iki yanına deri geçirilerek yapılan, tokmak ve değnekle çalınan çalgı, bateri Hafif sesli bütün aletleri susturup davulu sabaha kadar vurdurmak istiyorum. F. R. Atay Birleşik Sözler davultozu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tokmak — is., ğı 1) Ağaçtan yapılmış iri çekiç Hallaç geniş, kocaman tırnaklı elleriyle hâlâ tokmak sallıyordu. S. F. Abasıyanık 2) Kapıya asılı duran ve kapıyı çalmaya yarayan, türlü biçimlerde metal parça 3) Kapı kolu yerinde bulunan ve kapıyı açmaya… … Çağatay Osmanlı Sözlük